Küçük bir evin mutfağında emek dolu sıcacık bir hikaye bu…


En başından paylaşalım sizler ile… Kurucumuz Ümit Dedezade, Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünü bitirir ve vatani görevini yapmak üzere askere gider. Annesi Ümran Hanım, askerde ziyaret eder oğlunu. E giderken de tüm anneler gibi eli boş gitmez ve oğluna kendi elleri ile açtığı su böreğini götürür. 


Bu arada söylemeyi unutmayalım, Ümran Hanım tüm eşraf tarafından temizliği, titizliği, çalışkanlığı ve elinin lezzeti ile nam salmış bir ev hanımıdır. Herkes gibi Ümit’in tüm asker arkadaşları da Ümran Hanım’ın su böreğine bayılırlar. Ümit’in aklına, kalbine ilk orada düşer Samsu Börek’in kıvılcımları.


Ve bir gün askerlik biter. Ümit, memleketi Samsun’a, ailesinin yanına döner. Ümran Hanım yine döktürür. Ziyarete gelen misafirlere çok lezzetli su börekleri yapmaya devam eder. İyice cesaretlenir Ümit ve artık fikrini ailesiyle paylaşır.


Bir gıda mühendisi, kurumsal firmalarda çalışmak yerine annesinin yaptığı su böreğini üretmek ister. Başkaları tarafından dalga konusu edilir bu fikir. Öyle ya mühendislik okumuştur ve iyi maaşlı bir iş bulmalıdır. 


Ailesi ise Ümit’in bu fikrini bırakın küçümsemeyi aksine ona sonsuz destekte bulunur. Öyle ki ailenin dükkân açacak, yatırım yapacak bir birikimleri yoktur. Ama hep birlikte tutkuyla emek verecek bağlılıkları vardır. Kollar sıvanır, başlanır çalışmaya. Ama ne çalışma… Dedik ya dükkân açacak paraları yoktur diye. Evde tüm eşyalar kaldırılır. İkinci el fırınlar, dolaplar alınır. Ümran Hanım açar börekleri, Ümit sabahları üçte kalkar, börekleri pişirir, fırınlara, pastanelere, kahvaltı salonlarına dağıtır. İki yıl geçer böyle. Küçücük bir evde koskoca iki yıl.


Siparişlere yetişilemez artık ve bir dükkân açma vakti gelmiştir. Peki markanın adı ne olacaktır? Ailenin babası bir fikir atar ortaya. Samsun şehrinin SAM kısmı ile su böreğinin SU kısmı birleşir ve SAMSU BÖREK doğar. Önünden insan geçmeyen ara ama temiz bir sokakta küçük bir dükkân açılır. Ancak standart bir börekçi gelmesin aklınıza sakın… Dedik ya Ümran Hanım temizliği ve titizliği ile nam salmıştır diye. Oğlu Ümit de ondan görmüştür temizliğin, düzenin, disiplinin, sadeliğin ne kadar kıymetli ve önemli olduğunu. Hatta boynuz kulağı geçer desek yeridir. Ümit, tutku seviyesinde bağlıdır temizlik ve düzene. 


Bahsettiğimiz dükkân açılır ama bir farklıdır burası. Tamamen camlarla çevrili, kapalı hiçbir yeri olmayan, içeride yapılan tüm üretiminin herkes tarafından görüldüğü, bembeyaz giyinmiş annelerimizin el emeği ile ev lezzetleri ürettiği küçük bir dükkan ve tabi ki üretimin başında da Ümran Hanım…


Neden ev lezzetleri diyoruz biliyor musunuz? Her yerde bulunan standart ürünler değildir üretilenler. Annelerimizin evde yaptığı o lezzetli ürünlerin peşinde koşar Samsu Börek. Bu yüzden de ev lezzetleridir üretilenler. Öyle ki ürün alanlar, evde misafir ağırlarken misafirlerine ben yaptım bile derler.


Şeffaf bir üretim çok dikkatini çeker insanların. Ürünler çok lezzetlidir. Kullanılan tüm hammaddeleri bile görür misafirler ve dilden dile yayılmaya başlar Samsu Börek’in hikayesi.

Böylelikle marka büyümeye başlar ve kurulduğu günden bu yana her iki yılda bir şube açar. Ama büyürken benimsediği değerler de büyür. Temiz, düzenli, şeffaf bir üretim anlayışı şubelere de yansır. 7 şube ve 6.000 metre kare bir üretim tesisi olmuştur artık.

Ümit’in mühendislik bilgisi ile geleneksel ürünlerin buluştuğu kocaman bir tesis. Üretim tesisi demişken aklınıza kapalı kapılar gelmesin, yine üretim şeffaf ve camlarla çevrilidir.

En önemlisini söylemeyi unutmayalım. Marka gücünü kadınlardan alır. Kadınlar her yerdedir. Depoda, üretimde, satışta, yönetimde. 400 kişilik ekibin 370’i kadınlardan oluşur. 

Kısacası Samsu Börek, küçük bir evin mutfağında başlayan hikayesinde bugün 400 kişilik kocaman bir aile olmuştur. Şimdi 400 kişilik bu aile hep birlikte tutkuyla çalışmaya, ev lezzetleri üretmeye devam etmektedir.


Tıpkı evdeki gibi…